Türkiye'de Kayak Sporu
 |
Kaçkar HeliSki |
Merhaba kayak severler,
Malzeme bilgisi serisini bitirdikten sonra ne yazmam gerektiği konusunda birkaç gün düşündükten sonra üzerinde yaşadığımız, havasını soluduğumuz cennet ülkemiz Türkiye'de kayak sporu üzerine genel bir değerlendirme blogu yazmaya karar verdim. Kırklı yaşların ortasında olduğum için, ülkemizde bir asırlık geçmişi olan kayak sporu ile ilgili tarihçeye girmek istemiyorum. Türkiye Kayak Federasyonu'nun resmi internet sitesinde detaylı bilgiye, ana menüdeki faydalı linkler sekmesinden ulaşabilirsiniz.
Panorama
"Türkiye'de Kayak Sporu" blogumu edindiğim tecrübeye dayanarak aktarmaya çalışacağım. Türkiye'de kayak sporu başlığını iki ana madde altında toplamak mümkün. Bunlardan biri turizm kayağı, diğeri de performans kayağıdır. Aslında dünya genelinde de bu ayrımı görmek mümkün. Her iki başlıkta, birbirleri ile direkt ilintili imkanlarla var olabiliyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
a. doğal altyapı:
Kayak sporu bazı spor branşlarından farklı olarak doğada yapılan bir spor. Dolayısıyla uygun şartların var olmasıyla gelişebilecek bir spor. Bu anlamda Türkiye'nin coğrafi özellikleri kayak sporuna son derece uygun.
b. tesis altyapısı
Bu sporun icra edilmesi ve gelişmesi için gerekli olan tesis altyapısıdır. Tesis altyapısı da, olmazsa olmaz birkaç bileşenden oluşmaktadır. Bunlardan birkaçı:
Oteller:
Turist ve sporcuların konaklamasına imkan verecek yeterli kalitede ve sayıda yatak miktarı,
Liftler:
Devamlı sorun çıkartmayan, kaliteli ve bakımı düzenli yapılan, sporcu ve turist taşıma liftleri,
Personel:
Bu sistemi sevk ve idare edecek yetkinliğe sahip idari ve atanmış personel. Buna otellerdeki personelden tutunda teleferik bakım teknikerleri dahil, herkesi katabilirsiniz.
Pistler:
Pistlerin bakımını yapan personel, (pist zorluk ve sınırları için tabela ve tehlike işaretlerinin devamlığını kontrol edecek, snowtruck, kar motosikletlileri vb. kullanacak personel)
Güvenlik:
Beldeye entegre edilmiş, resmi güvenlik; polis, jandarma, özel güvenlik,
Sağlık:
Beldeye entegre edilmiş, tam donanımlı sağlık üniteleri (tam teşekküllü hastaneler, 4x4 ambulanslar, sedye çekici kar motosikletleri, paletli ambulanslar, helikopter ambulanslar)
Arama, kurtarma:
Her an müdahaleye hazır, çığ düşmesi branşında uzmanlaşmış dağ kılavuzları, arama kurtarma ve dağ bakım ve gözlemleme birimleri.
Ulaşım:
Kayak merkezinin, kara yolu ulaşımı devamlı açık tutacak kara yolları yönetim merkezi,
Temel ihtiyaçlar:
Kayak merkezinin ısınma ve su ihtiyaçları konusunda devamlılığı sağlayacak özel ve yerel yönetim birimleri.
Konaklama:
Bütün görevli personel için tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek konaklama ve sosyal imkanlar.
İtfaiye:
Tam teşekküllü bir itfaiye birimi.
Türkiye'de bu şartları nispeten sağlayabilen ve yerleşim bölgesi olmayan tek turistik belde Uludağ'dır. Kartalkaya da bile halen birçok eksiklik tamamlanabilmiş değildir. Kayak turizmi beldelerimizden en ümit vadedenlerden biri Erciyes olmasına rağmen, ilerleme ivmesi yavaşlamış, kronik para hastalığı "Marka" olma vizyonunun önüne geçmiş görünmekte. Yukarıda saydığım gerekliliklerin birçoğu merkezlerimizde mevcut olmamakla beraber, olanların da revizyona ihtiyaç duyduğu acı bir gerçektir.
Erzurum Palandöken ve Sarıkamış'ı ayrı tutuyorum çünkü bu merkezlerimiz tatil köyü değil, halihazırda şehir ve kasabalardır. Yine de onlarda bazı konularda halen gelişmeye ihtiyaç duymaktadır.
Diğer hiçbir kayak merkezimiz, yukarıda saydığım şartları bırakın sağlamayı, yanına bile yaklaşmaktan uzaktır. Bir kayak beldesi, bir otel, iki tane küçük tele-ski lifti yapmakla olmuyor.
Türk performans kayağı, yani kayağın musabaka tarafına gelecek olursak, durum blogun girişinde bahsettiğim gibi pekte farklı değil. Performans kayağının gelişmesi için, turizm kayağının bir kültür haline dönüşmesi gerekiyor. Coğrafi şartların doğuda çok daha uygun olmasından dolayı, öncelikle Türkiye'nin içinde bulunduğu doğu-batı sosyo ekonomik dualist yapıyı bertaraf etmesi gerekiyor. İnsanların yiyecek yemek bulamadığı, kışın şartların çok ağır geçtiği yerlerde hala iptidai şartlar mevcut.
Çözüm önerileri:
a. Ekonomi:
Her şeyden önce Türkiye' nin içinde bulunduğu sosyo ekonomik durumun vahameti, toplumun her kesimine sirayet etmekte. Kişi başı gelirin meblağı değil, homojen dağılımı müreffeh bir toplumun göstergesidir. Ekonomi bu şekilde olunca eğitim,sanat,spor,sağlık tüm kesimler negatif etkilenmekte.
Türkiye'de ortalama rakım yüksekliği Doğu Anadolu Bölgesi'nde 1.403 metredir. Ülkemizin doğusunun coğrafi altyapısı (giriş bölümünde bahsettiğim) gerçekten sınırsız imkanlar sunmakta, fakat ülkemizin içinde bulunduğu sosyo ekomik yapı, herkesin önünde bir duvar gibi durmaktadır.
b. Tur ve Helikopter Kayağı:
Turizm kayağında gelişmeler oluncaya kadar mesafe alınabilmesi için, yabancı turisti çekmek için tur ve helikopter kayağına yatırım yapılabilir. Bu iki kayak branşı doğası gereği taşıma sistemlerine ihtiyaç duymaz. Türkiye toz kayağı, tur kayağı, helikopter kayağı konularında gerçekten sınırsız imkanlar sunmakta. Birçoğunuzun bilmediğine eminim; bir Fransız helikopter kayağı firması şu anda Rize Kaçkar dağlarında yatırım yapmış durumda. Bölgenin otantik yapısı ve bu branşlar için öne çıkma sebebi olan bakirlik unsurlarını bu firma ziyadesiyle değerlendirmekte.
c. Doğuda Kuzey disiplini yatırımı:
Doğu Türkiye'de ekonomik şartlar vahim. Bu durumda kayaktan bahsetmek, fazlaca iyimserlik bana göre. Ancak yine de performans kayağı açısından bu bölgelerde doğal şartlar ve imkanlar, kuzey disiplini kayakla koşu branşına oldukça uygun. Bu branş, doğası gereği uzun, dik eğimli, alp disiplinindeki gibi büyük dağ ve yamaçlara ihtiyaç duymuyor. Dolayısıyla lift tesisleri yapmaya bu branş özelinde çok gerek yok. Doğu bölgelerimiz, kuzey disiplini kayakla koşu ve tüfekli kayaklı koşu (biatlon) için, bu sebeplerle son derece uygun. Uzun vadeli gelişmeler gerçekleşinceye kadar bu branşlara rahatlıkla yatırım yapılabilir. Bu konuda spor bakanlığı özelinde, kayak federasyonlarımıza görevler düşmekte. Bütçe ve projelendirme imkansız değil.
Kayak sporunun Türkiye'de, merkezi Avrupa ve Kuzey Amerika ülkerini yakalayabilmesi için önce:
- Gelir dağılımının adaletli olması için ekonomimizin gelişmesi gerekiyor. Gelişen ekonomi ile yerli turizmde kayağın tabana ve kitlelere yayılması imkanı doğacaktır.
- Devletimizin spora yönelik sosyal politika projelerini hayata geçirip, kaynak yaratması gerekmektedir.
- Eğitim sistemi ve sporun iç içe yürümesi projelendirilip hayata geçirilmeli ve kalıcı olmalıdır.
- Gelişen bu koşullarla, kayak köyleri oluşturulması ve yukarıda saydığımız bütün şartları eksiksiz sağlaması gerekmektedir.
- Mutlaka yurt dışında antrenör ve eğiticilerin yetiştirilmesi için gerekenler ivedilikle yapılmalı, yurda döndüklerinde çok iyi imkanlarla görev almalarına olanak sağlanmalıdır.
Amerika ve Avrupa' ya baktığımız zaman, başarının bu şartlarla oluştuğu güneşli bir gün kadar açıktır.
Sonuç
1994 yılında Palandöken'de 15. ve 22. direkler arasında (tekli sandalye zamanından bahsediyorum) akşam tesisin kapanmasına yakın elektrikler gitmişti. Jeneratörün yakıtı olmadığı ve şehir merkezinden alınıp gelindiği için, akşam o saatlerde çıkan fırtınada 20 dakika sanadalyede mahsur kalmıştım. Ayak parmaklarımın hissizleşmeye başladığı sırada lift tekrar çalışmaya başladı ve kurtuldum. Bilenler bilir, o bölümünün altında 15 metrelik vadi boşluğu var, yani atlamak mümkün değil. Yaşadığım ben biliyorum. Deneyimli olmama rağmen çaresizlik hissi çok kötüydü. But tip durumların olmaması için hangi organizasyon olursa olsun, iyi eğitimli, liyakata göre görev ve yetki verilmiş, yaptığı işi seven ve karşılığını da gerektiği kadar alabilen personelle herkes mutlu olur.
Ayrıca otellerin iyi denetlenmesi, sahiplerinin kaliteyi önde tutmaları, turizm şirketlerinin yabancı turist konusunda sadece ciro odaklı olmaması, uzun vadeli düşünüp, ona göre yatırım yapacak politikalar tüzüklendirmeleri gerekiyor.
En nihayetinde hepimize düşen görevler var. Bu kayakta da farklı değil. Pistte sorumlu kaymak, güvenlik kurallarına ve diğer sporculara saygılı ve sorumlu olmak, doğayı sevmek gibi tavırları sergilersek ilk adımı atmış oluruz.
Bir sonraki blogda buluşmak üzere.
Sevgiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder